Hieronymus Bosch ve Dünya Zevkler Bahçesi Triptiği
Bosch’un Sanatı
Konumuz Kuzey Rönesansının en önemli temsilcilerinden biri olan ve yaşadığı dönemlerde çok ünlü olmasına rağmen bugün hakkında çok az şey bilinen Hieronymus Bosch…
Onun resimlerine bakan ve Sanat Tarihine ilgisi olmayan insanların kendilerinden bir şeyler bulmaları ve sanatçıya karşı ilgi duymaları çok zor diye düşünüyorum.
Bir insan resim sanatıyla çok az ilgili olsa da bazı sanatçıların resimlerine baktığında ilgi duyacak bir şey bulabilir. Van Gogh’un; Buğday Tarlalarına, köylü resimlerine ve portrelerine herhangi bir duygu ile resme bakabilir ve kendince yorumlayabilir.
Aynı şeyi başka ressamlar için de söyleyebiliriz. Tabi herkes iç açıcı şeyler sevmeyebilir. Bazıları Caravaggio’nun şiddet dolu ve karanlık Barok resimlerini sever, bazıları ise Henri Matisse veya Kandisky’nin güçlü renklerine ilgi duyar.
Bosch’un resimleri ise birer bilmece gibidir. Renkler ve duyguyu çok da önemsemezsiniz.
‘Kim bu figürler ? Ne yapıyorlar ? Bu karmaşa da ne !?’ diye sorabilirsiniz onun resimlerine bakarken. Bu kimine eğlenceli, kimine ise karışık ve sıkıcı gelebilir. Kimi güneşli bahar havasından, kimi kasvetli fırtınalardan hoşlanır…
Ancak Bosh’un resimlerinde açıklanması gereken çok figür ve konu olması onun günümüzde çok da popüler olmamasına neden oluyor diye düşünüyorum. Eğer sanat ve sanat tarihi ile ilginiz varsa elbette bilirsiniz ama burada gerçek bir popülerlikten söz ediyorum. Da Vinci, Van Gogh ya da Kahlo’nun eserleri gibi…
Bosch’un Hayatı
Hikayenin en başına gidelim şimdi. Sene 1450, Kuzey Brabant-Hollanda’da Jeroen Anthoniszoon van Aken isminde bir çocuk dünyaya geldi. Babası ressam Anthonis Van Aken’di. Bu çocuk bugün herkes tarafından Hieronymus Bosch olarak bilinmektedir.
Bu ismi Aken ailesinin yaşadığı ‘Hertogenbosh’ bölgesinden aldığı kesin. Zaten hayatının çok büyük bir kısmını da burada geçirmiştir. Bu bölgede ‘De Kleine Winst’ adında bir evde doğduğu düşünülür ve günümüzde bu evin dışında ‘Bosh’un Doğduğu Yer’ yazılı bir tabela asılıdır.
Bunun dışında sanatçının kişilik özellikleriyle ilgili de çok bir bilgi yoktur. Bazı araştırmalar Aken ailesinin uzun yıllardır sanatsal faaliyetler içinde olduklarını gösteriyor. Mesela Bosch’un dedesi, babası ve üç amcası da ressamdır.
Bosch muhtemelen bu ressamlarla dolu ailede yetişti ve gelişti. Peki neden kendi soy adını değil de yaşadığı bölgenin ikinci adını soy adı olarak kullanıyor?
Flemenk ekolünde daha önce de ressamların soyadları yerine takma isimler kullandıklarını ya da soyadlarını yaşadıkları bölgeden aldıklarını görüyoruz. Bir de Bosch’un ailesi ressamlarla dolu olunca, tarihte bir iz bırakmak, ayırt edilebilmek amacıyla ‘Bosch’ adını tercih ettiği düşünülebilir.
Bosch’un Evliliği
Sanatçı hakkında başka bilgiler de var. Bu bilgiler genellikle yerel arşivlerden elde edilmiş. Bu arşivlerde Bosch’un 1480 yıllarında Hollanda’nın bilindik ailelerinden Aleyt Goyaerts van de Meervenne ile evlendiği bilgisi yer almaktadır. Bosch’un bu soylu kadın ile evlenmesi şüphesiz onun da statüsünü yükseltmiştir.
Kısa süre sonra ise ‘Meryem Ana Kardeşler Birliğine’ seçkin üye unvanıyla katılmıştır. Bu kardeşlik onun kariyerini de güçlendirmiş ve Bosch tescilli bir ressam olarak birçok sipariş almaya başlamıştır. Bu resimler genellikle atasözleri, dini mesajlar ve dini kurallar gibi konulara sahiptir. Ayrıca tuhaf imgeler, kiliseyi hedef alan hicivler ve tuhaf şeytanlar onun resimlerinde en ilgi çekici ögelerdir.
Şaşırtıcı Konular
Bosch evliliğinden sonra yaptığı resimlerde sürekli adını daha da çok duyurmuştur. İspanya Kralı II. Philip özellikle Bosch’un resimlerini çok sevmiştir. Bu yüzden İspanya’da da meşhur olan Bosch burada ‘El Bosco’ olarak anılmıştır.
Onun resimlerinde ilgi çeken hiç şüphesiz figürleri ve eserlerin konularıdır… Ancak yine de eserlerine baktığınızda inanılmaz bir kargaşa görüyorsunuz. Bazı insanlar bu kargaşadan kaçmayı tercih ediyor diye düşünüyorum. Bazıları da resimlerinin içine girip onun tuhaf yaratıklarını ve figürlerini incelemek, adım adım gezmek istiyor.
Cennet ve Cehennem
Bosch resimleri bana da her zaman ilgi çekici gelmiştir. Özellikle şeytani yaratıkları ve tuhaf figürleri o kadar başarılıdır ki Bosch’un cennet ve cehennemi görüp resmettiği hissini verir. O zamanlar yaşayan insanlar da böyle düşünmüş olmalılar. Özellikle çocukların Bosch’un resimlerinden çok korktuğunu tahmin edebilirsiniz…
Resimlerinde günah, kötülük ve cehennem kavramları çok sıkça yer aldı ve bunlar döneminde de büyük yankı uyandırdı. Daha da ilginç olan Rönesans döneminde İtalya’da insan ön plana çıkarken ve insan neredeyse kusursuz resmedilirken Hollanda’da insan günahkar ve çirkin bir yaratık olarak resmediliyordu. Hollanda Rönesans’ının iyi bir temsilcisi olan Bosch’un insanı övdüğü ve kusursuz resmettiği bir örnek yok.
Günah Teması
İnsanı hem biçim hem de karakter olarak günahkar resmediyor. Örneğin ‘Deliler Gemisi’ adlı eserinde insanların deliliğine net bir gönderme yapmaktadır. Bu masalsı resimde dünya bir gemi olarak betimlenmiş ve sonsuz bir denizin üzerinde yol alırken gösterilmiştir.
Gemi üzerinde yemek yiyen, birbirleriyle tuhaf şekilde kavga eden ve şarkı söyleyen insanlar var. Bunların hepsi boğazının derdinde olan gürültücü ve basit yaratıklar. Üst kısımda pişen etten bir parça almak için uğraşıyorlar. En üstte ise bilgeliğin sembolü olan bir baykuş hepsini izliyor…
Bosch’un resimlerini anlamak için dönemin dini anlayışını iyi bilmek gerekmektedir. Orta Çağ bitti, Yeni Çağ başladı, tamam. Rönesans başladı ona da tamam. Ama bütün bir insanlık Rönesans’a geçemedi. Bir kısım hala Orta Çağ’da; cadı avlarında, şeytan çıkarmada, büyücülükte ve batıl inançta kaldı. Bosch resimlerinde özellikle büyücülük, batıl inanç, delilik, günah gibi kavramları tuhaf bir gerçeküstücülük ile resmetmiştir.
Dini Tema
Elbette bu konuların yanında dine itaat ve dini mesajlarda sık işlenmiştir. En önemli dini eserlerinden biri ise ‘Çarmıhını Taşıyan İsa’ adlı çalışmasıdır. Burada Bocsh’un klasik tuhaf yaratıklarını görmüyoruz ancak ciddi bir kaos ortamı hakim. Bu daha çok İsa’nın yaşadığı o anların daha iyi anlaşılabilmesi için yaptığı resimlerden biri.
‘Yedi Ölümcül Günah’ eserinde ise daha çok dini mesajlar verir. Resmin merkezinde yer alan güneş formunda bir daire içinde İsa figürü yer alır ve İsa’nın etrafında ise ‘Cave, cave, Dominus videt’ yani ‘‘Sakın, Sakın, Tanrı seni görüyor.’’ Yazmaktadır. Günahlardan kaçınılması gerektiğini anlatan ufak bir mesaj…
Triptik
Bosch’un en önemli özelliklerinden biri ise tripikleridir. Tripik; Yunanca yan yana ve birbiriyle ilişkili üç resimden oluşan hareketli grup resimdir. Bu tip resimlerin genellikle orta alanı yan alanlardan daha geniş tutulur. Büyük olan orta panoda ana tema işlenirken, yanlarda ana tema ile bağlantılı konulara yer verilir. Bu panolar genellikle birbirine bir menteşe yardımıyla tutturulur.
Orta Çağ ve Rönesans döneminde sıkça rastladığımız tripikler genellikle kiliselerin Altar bölümlerinde yer alıyorlar.
Dünyevi Zevkler Bahçesi
Hieronymus Bosch’un ‘Dünyevi Zevkler Bahçesi’ adlı eseri Sanat tarihinin en ünlü tripiklerinden biridir. Ayrıca bu eser bize Bosch’un kişiliği hakkında, yaşadığı dönem hakkında ve sanatı hakkında pek çok şey söyler.
Günümüzde Madrid’de Prado Müzesinde sergilenen eser 1503-1504 yıllarına tarihlenir. Burada ana tema şehvet ve dünyevi zevklerdir. Eserde sol kısımda cennet sahnesi, orta kısımda Dünyevi Zevkler Bahçesi ve sağ kısımda cehennem sahnesi işlenmiştir.
Batı ve Bizans sanatında resimler genellikle soldan başlayarak okunur. O yüzden şimdi eserin solundan yani ‘Sol Panel’ olarak adlandırdığımız cennet panelinden başlayalım.
SOL PANEL
Bakış açımıza göre en sol panoda ‘Havva’nın yaratılışı’ sahnesi yer alıyor. İsa görünümündeki Tanrı figürü Havva’yı Adem’e sunuyor. Havva’nın yeni yaratıldığını belirtmek amacıyla onu uykudan yeni uyanmış bir halde resmetmiş. Havva’nın duruşu ve yere bakışı, yani vücut dili utangaç olduğunu gösteriyor.
Diğer yandan Adem ise şaşırmış ve bütün dikkatiyle Havva’ya bakıyor. Havva’nın arkasında yer alan tavşan ise doğurganlığa yapılan bir göndermedir. Genellikle ‘Cennet Bahçesi’ ya da diğer adıyla ‘Eden Bahçesi’ sahneleri batı sanatında ‘Cenneten kovulma’ sahnesi olarak işlenir. Michelangelo’nun da Maniyerist üslupta yaptığı bir eseri var bu konuyla ilgili.
Ancak burada yasak meyve konusu ya da şeytani yılan figürünü görmüyoruz. Burada günah olan ve günaha çağrışım yapan tek şey Havva’yı görünce aklı başından uçmuş olan Adem figürü. Bu bakış şehvetin ve dolayısıyla tüm günahların habercisi olabilir.
Cennette yer alan birbirinden güzel yaratığı ve hayvanı da burada görebilirsiniz. En dikkat çekici yaratıklardan biri ise beyaz Tekboynuz’dur. Bu figür ilk günah işlenmeden önce saflığın sembolüydü.
Aslında buradaki karışık alegoriden tuhaf bir sonuç çıkıyor gibi. Çünkü bu panonun devamı olan orta panoda cennette gördüğümüz birçok hayvanı görüyoruz.
Bu da demek oluyor ki bu sahneler bağlantılı. Yani Havva’nın yaratılışından önce Cennet, cennet gibiyken Havva’dan sonra orta panoda bütün canlılar günah işliyor. Yani Bosch aslında açık bir şekilde Havva’yı, yani kadını şehvet ile ilişkilendiyor.
Ayrıca Cennet tasvirinin olduğu bu panoda Adem, Havva ve Tanrı figürlerinin hemen ardında, arka planda sonsuzluğu sembolize eden bir ejderha ağacı yer almaktadır. Cennet genel anlamda huzur verici ve sessiz bir atmosfer izlenimi verir bize.
ORTA PANEL
Eserin ana temasını oluşturan ve esere adını veren kısımda ise Dünyevi Zevkler resmedilmiştir. Ancak buranın tam olarak Cennet mi? Yoksa Dünya mı? olduğunu ayırt edemiyoruz. Burada çıplak kadınları yıkanırken görüyoruz, diğer bir yanda ise bir havuzun içinde tuhaf hayvanlara binmiş çıplak erkekler var.
Sanatçı bu tuhaf hayvanların hepsinin üstünde vakit ayırmış ve detaylı bir şekilde resmetmiş. Bu özelliğiyle izleyicinin de özellikle dikkatini çekiyorlar.
Mutluluk, Hemen Kırılan Bir Cama Benzer
Mesela bu hayvanlar arasında kuş ve aslan karışımı bir yaratık bulunuyor. Grifon benzeri desek yanlış olmaz. Ortada yer alan cam küre ise bir Flemenk atasözüne göndermedir.
Bosch’a göre mutluluk içinde günah işleyen orta pano figürleri için uygun bir atasözü; ‘Mutluluk hemen kırılan bir cama benzer’ Buradaki figürlerin çoğu sağ panoda yani Cehennem’de başlarına geleceklerden habersiz bir şekilde günah işlemektedirler.
Ayrıca bazı Sanat tarihçileri bu orta panele ‘Kaybedilmiş Cennet’ benzetmesi yapmaktadırlar. Çok fazla erkek ve kadın figürünü bir arada görüyoruz. Ayrıca yine tuhaf yaratıklar da yer alıyor burada. İnsan figürlerinin çok büyük bir kısmı cinsel hazlar peşinde koşuyor. Kimi hayvanları seviyor, kimi de doğanın içinde yer alıyor.
Bütün figürleri tek tek açıklamak veya hepsinin anlamını bulmak çok zor… Burada en dikkat çekici şeylerden biri sanatçının insanlığı bütün olarak vermeye çalışması sanırım.
Yani burada demek istediğim orta panelde yer alan Dünya tasvirinde sadece beyaz tenli insanlar yok, siyah tenli insanlar da yer alıyor. Tabi sanatçı tüm insanlığı mı yansıtmak istedi? Yoksa daha modern bir bakış açısı mı sundu? Bilmiyorum. Ama modern bakış açısı zor bir ihtimal…
SAĞ PANEL
Geldik en sağdaki cehennem panosuna. Tuhaf şeytani figürleri yüzünden olsa gerek eserin en çok merak edilen yeri sanırım. Orta panoda günah işlemekten başka hiçbir şey yapmayan insanoğlunun cezalandırılışını görüyoruz. Hem de ne ceza…
Cehennem panosu tripik içinde yer alan en tuhaf figürlerin ve ‘şey’lerin bulunduğu yerdir. Bosch sanki hayal gücünü ilk iki panoda hazırlamış ve bu panoda patlatmış gibidir. Her yer karanlık ve alevler ile dolu. Bosch karanlık ve alev dolu bir geceye yabancı değil…
Küçük yaşlarda yaşadığı bölgede çıkan büyük yangının sanatına ne denli bir güç kattığını rahatlıkla görebilirsiniz. O cehennemi yaşamış ve görmüş bir ressam…
Cehennem Görüntüleri
Az önce günah içindeki figürler burada cezalarını çekiyorlar. Cehennemde yer alan korkunç görünümlü zebaniler ve dünyada yer alan canlıların karışımından meydana gelmiş yaratıklar günahkarlara eziyet etmektedirler.
Orta panoda çıplaklığı gururla ve erotik bir şekilde taşıyan insan figürleri Cehennem’de cinsel organlarını kapatmaktadırlar. Hatta bazı figürlerin vücut dillerinden utandıklarını görebilirsiniz.
Bu panonun orta bölümde ise insanların bir ateş çukuruna doğru itildiğini ve yanan bir fenerin içine girmeye zorlandıklarını görüyoruz.
Müzisyenler Cehennemi
Ön planda ise ‘Müzisyenler Cehennemi’ olarak da adlandırılan bu sahnede tuhaf çalgılar ve şarkı söyleyen iblisleriyle, korkunç ve son derece ilginçtir. Özellikle bir lavtanın işkence aleti olarak kullanılıyor olması bile başlı başına Bosch sanatı hakkında birçok şey söylüyor bize. Mesela ne kadar gerçeküstücü düşündüğünü de bu panoda anlayabiliriz.
Şeytanlar neden şarkı söylüyor? Neden müzik aletleri işkence aletleri olarak düşünülmüş? Bosch acaba aşırı dindar biri olabilir ve müziğin ve müzik aletlerinin bile günah olduğunu düşünebilecek bir adam olabilir mi? Bu konuya ayrıca değineceğim ama şu cehennem sahnesine biraz daha bakalım. Sahnede gördüğümüz diğer müzikle ilgili olaylara dönelim.
Kalçada Notalar
Bir figürün kalçası açılmış ve kaba etine bir takım notalar işlenmiş… Daha da trajikomik olan ise Zebanilerin kalçadaki bu notlara bakarak koro halinde şarkı söylemesidir. Bu ön kısımda ayrıca iskambil, tavla v.b oyunların taşları ve kağıtları yerde durmaktadır. Bosch ön kısımda cezalandırılanların birer kumarbaz olduğunu anlatmak için böyle ufak şeyler koymuştur.
Cehennem sahnesinde yer alan en ilginç figürlerden biri ise ‘Cehennem Prensi’ olarak adlandırılan kuş benzeri kafası olan tuhaf yaratıktır. Bu figür tahtta oturmuş bir vaziyette insan figürlerini yemektedir ve daha kötüsü yediği insanları tahtın altındaki bir boşluktan kahverengimsi renkte bir deliğe mavi baloncuklar şeklinde dışkılamaktadır.
Cehennem Prensi
Oturduğu tahtın üzerinde ‘Cehennem Prensi’ yazmaktadır. Kafasında da muhtemelen cehennemde insanları kaynatmak için kullan bir kazan vardır. Kazanı ters takarak Prens veya Kral Tacı görünümü vermiştir.
Resim hakkında söyleyeceklerim bu kadar. Bosch’un üslubunu anlamak bakımından bize oldukça yardımcı olan bir resimdir. Hatta burada gerçeküstücülük veya fantastik ürünler resmedilmiş gibi duruyor olsa da aslında birçok parçayı bir araya getirmiş ve bunlardan yeni kompozisyonlar elde etmiştir.
Elbette hepsini açıklamak çok zor ve karmaşık bir hal alır. Eser hakkında birçok teori ortaya atılmış pek çok araştırma yapılmıştır. Ben kısaca özetlemeye çalıştım diyelim.
Sürrealist Ögeler
Ancak şunu söylemek gerekirse bir çok insanın Sürrealizm(Gerçeküstücülük) sanat akımı içinde Bosch ve Bruegel gibi sanatçıları dahil ettiğini gördüm. Sürrealizm bir modern sanat akımıdır ve 1924 yılında ortaya çıkmıştır.
Ancak Bosch’un resimlerinde yine de bazı figürler gerçeküstücü bir yaklaşım ile ele alınmıştır. Bu yüzden Sürrealizm’i etkileyen unsurlar barındırmaları gayet doğaldır. Ancak Sürrealizm sanat akımı içinde, o akımın sanatçıları olarak sayılmaları uygun olmayacaktır.
Bocsh’un eserlerinde en dikkat çekici şey şüphesiz figürleri ve o figürlerinin yaratılışlarıdır. Birçok eleştirmene göre Bosch kötü, çirkin veya korkunç olan; insan, hayvan ve bitki parçalarından yeni formlar tasarlayarak şeytanlar yaratmıştır.
Hayvan Figürleri
Hayvanlar da Bosch’un eserlerinin vazgeçilmezleridir. Özellikle fil ve zürafa gibi egzotik hayvanları sıkça kullanmıştır. Bunlar bir kuzey Avrupalıya tuhaf gelebilecek yaratıklar. Bu yüzden Bosch gibi tuhaflıklardan ve tuhaf figürler resmetmekten hoşlanan bir ressamı etkilemiş olmalılar.
Onun resimlerinde balık genellikle şehvetin ve özellikle günahın bir sembolü olarak resmedilmiştir. Baykuş ise çoğu zaman bilgeliği bazen de sapkınlığı sembolize eder. Kurbağa ise Şeytan’ın vücut bulmuş hali olarak resmedilmektedir. Ayrıca kurbağa ve şeytan sıkça birbirleriyle ilişkilendirilir.
Çoğu yabancı Şeytan çıkarma filminde bile bunu görebilirsiniz. Eğer bir hanede bir bireyin içine şeytan girecekse o evi kurbağa basar. Özellikle Bosch’un sıkça resmettiği şeylerden bir kaçı da sürüngen vücuduna sahip insanlar… Kuşkanadı ve köpek bacağına sahip tuhaf karmaşık figürlerdir.
Değişim Dönemi
Ancak Bosch hayatının sonuna kadar böyle tuhaf yaratıklar, şeytanlar ve cehennem sahneleri ile uğraşmadı. 1510 yıllarında resimlerinde ciddi bir değişiklik başladı.
Kalabalık ve küçük figürlerle dolu resimlerinin yerini az sayıda ve daha büyük figürlü resimler aldı. Bu tip resimleri ise genellikle aşağıdan yukarıya doğru bakılarak değerlendirilebilecek resimlerdir.
En çok merak edilen konulardan biri şüphesiz Bosch’un neden böyle resimler yaptığıdır. Bir takım iddialara göre Bosch’un doğup büyüdüğü Hertogenbosch bölgesi toplumsal olarak çok normal bir toplum değildi. Deli sayısının yüksek olduğu bu bölgede dini bir dengesizlik ve şeytana tapma gibi olaylar yaşanıyordu.
Büyücülük ve Dinsizlik
Kimine göre halk etkisinde kalan Bosch bir büyücü ya da dinsiz olarak görülürken yaptığı resimlere bakarak onun dindar biri olduğu basitçe söylenebilir. Hatta yaşadığı toplumu pek sevmeyen ve dini inanışlarına fazlasıyla bağlı biri olabilir.
Bosch’un ‘Meryem Ana Kardeşlik Birliği’ üyesi olduğunu söylemiştim. Bu birlik fazlasıyla dindar diye biliniyor. Bu birliğin üyeleri genellikle rahip kıyafetleri içinde özel bir törenle üye oluyorlar.
Wilhelm Fraenger, Bosch’un ve Meryem Ana Kardeşler Birliğinin İsa’nın insanlığı kurtarmak için o yıllarda, çok yakında dünyaya ineceğine inanıyorlarmış. Bu bilgiden yola çıkarak Dünyevi Zevkler Bahçesini ve Bosch’un diğer eserlerini incelediğinizde daha başka bir gözle bakarsınız.
Bosch’un Ölümü
Bosch hakkında az şey bilsek de ölüm tarihini kesin olarak biliyoruz. Meryem Ana Kardeşlik Örgütü-Birliği kayıtlarında sanatçının ölüm tarihi 9 Ağustos 1516 olarak verilmiştir. Kardeşlik kendi usüllerinde bir cenaze töreni düzenlemiş ve Saint John Kilisesine defnetmişler.
Sanat Tarihinde özellikle bilinmesi gereken ressamlardandır. Kendinden sonra pek çok sanatçıyı ve sanat akımını etkilemiş ve bu etkiler daha önce de söylediğim gibi 1924 yılında ortaya çıkacak olan Sürrealizm’e dek gitmektedir. Onun hakkında bilinmeyen çok fazla şey olması bu tuhaf yaratıkların ressamına duyulan ilgiyi şüphesiz çok arttırıyor.
Yaşadığı dönemde Hertogenbosch bölgesinden dışarı seyahat edip etmediği bile bilinmeyen Bosch’un kişiliğini ve sırları bir dönem çok moda olmuştur. Sanat Tarihi boyunca birçok sanatçı dini ve ya dini olmayan sebeplerden dolayı tuhaf yaratıklara önem vermiş ve özellikle şeytan, kötü ruhlar ve günah temasını işlemiştir. Şüphesiz Bosch hem Flemenk Rönesans’ının en önemli ressamlarından biri olmakla kalmamış hem de bu tip figürleriyle Sanat tarihine damga vurmuştur.