Dünyanın ilk yağlı boya filmi, Loving Vincent, yapımı tam 10 yıl süren fakat emeğinin de karşılığını alan bir animasyon oldu. Uzun zamandır beklenen film 29 Aralık 2017‘de Türkiye’de vizyona girdi. Gösterime girmeden önce de internet üzerinden izlemiş bulunduğum bu filmi yorumlayacağım.
125 ressam Vincent van Gogh’un tablolarını baz alarak çalıştı. 65.000 kareden oluşan animasyonda yer yer Vincent’ın mekanlarını da göreceksiniz. Ayrıca olayların akışı da Vincent’ın resmettiği kişilerce gelişiyor, yani tamamen hayatını anlattığını söyleyemeyiz.
Spoilersız bir inceleme olmasını istediğim için şu kadarını söyleyebilirim ki polisiye bir araştırma bile söz konusu filmde. 853 adet özgün tabloyla onca karenin birleştirilmesinin sonucunda elbette Altın Küre, Oscar, BAFTA gibi ödülleri de kendi bünyesinde toplamış bulundu.
Filmin görsel şöleni bir kenara -ki onu kelimelerle ifade etmesi gerçekten çok zor, inanın- konu olarak da ummadığım şekilde gerilim dolu ve gizemli olduğunu söyleyebilirim. Yalnızca Vincent van Gogh hakkında yazılan teorilerden birkaçıyla mücadele etmekle kalmıyor, bazılarını da tekrar düşünmenize yol açıyor.
Dorota Kobiela ve Hugh Welchman‘ın yönetmenliğinden çıkmış filmimiz sinematografik olarak da size bir kat daha zevk verecektir. Oldukça iyi hazırlanmış, çok fazla emek harcandığına kesin kanaat getireceğiniz bu film, adıyla bir bütün.
Filmin konusuna biraz daha inecek olursak; Vincent van Gogh’un ölümünden sonrasını işlediğini görüyoruz. Bir kovalamaca gibi görünen fakat aslında birçok konuya ışık tutan senaryosunda gerçekten kendisi hakkında ne kadar çok şey bilmediğimizi fark ediyoruz.
Evet o delilik ile deha arasındaki ince çizgide sanat tarihinde en verimli iş yapan ressamdır fakat aslında kimdir? İnsanları ne denli sevmiştir, nasıl gönülden sevmiştir? Peki insanlar neden onu sevmemiştir? Bu filmde ızdırabını tüm dünyanın paylaştığı Ayçiçekleri yaratıcısı hakkında oldukça şey öğreneceksiniz.