Matrakçı Nasuh Minyatürleri
Matrakçı Nasuh Kimdir ?
Doğum tarihi kesin olarak bilinmeyen Matrakçı Nasuh Sultan II. Beyazıt döneminde Enderun’a öğrenci olarak gitmiştir. Ancak buraya da tam olarak kaç tarihinde alındığı ve eğitimini kaç yılda bitirdiği bilinmemektedir.
Matrakçı Nasuh’un ilk eseri ise Camalü’l-küttab ve Kemali’l-hüssab‘dır. Bu çalışmalar Osmanlı İmparatorluğunda muhasebe ve maliye kayıtlarında kullanılan Divan rakamlarını katiplere öğretmek için yazılmıştır.
Hem bu tip eserler vermesi hem de Mustafa Ali’nin Matrakçı’dan ‘Kalem-i Divani Hattatlarının Mukaddemi‘ diye bahsetmesi onun da katiplik yaptığını düşündürmektedir.
Matrakçı Adını Nasıl Aldı?
Ardından 1517 tarihinde Sultan I. Selim için bir matematik kitabı yazmıştır. Bu kitabı yazdıktan sonra Mısır’a gider ve orada ünlü silahşörler ile tanışarak gösterilere katılır.
Zamanla matrak ve silah kullanmada oldukça ustalaşan Nasuh Osmanlı İmparatorluğunun en iyi silahşörü ‘Matrakçı Nasuh‘ olarak tanınmaya başlar.
İlk Kitabı
Mısır’dan döndükten hemen sonra matrakçılık ile ilgili bir kitap yazar. Kitabın adı Tuhfetü’l guzat‘dır. Bu kitabın 1532 tarihli kopyasında Nasuh tarafından çizilmiş ve kısmen renklendirilmiş kale resimleri bulunmaktadır.
Bu resimlerden birinde karşılıklı iki sayfaya yapılan iki hisar çizimi bulunmaktadır. Bu hisarların üzerinde bayraklar dalgalanmaktadır. Duvarların bazıları konik çatılı bazıları ise çatısızdır. Duvarların burçları ise nakışlarla süslüdür.
Sünnet Töreni için Yaptıkları
21 Haziran günü 1529 yılında ise Sultan Süleyman’ın Şehzadelerinin sünnet töreninde savaş yeteneklerini sergilemiş ve Padişah’ın beğenisini kazanmıştır. Matrakçı Nasuh’a At Meydanı’ndaki bu törende silahşörlerin şahı olduğuna dair bir berat verilmiştir.
Nasuh bu şenlik için kağıttan iki büyük hisar yapmış ve bu iki hisarı tekerlek üzerinde yürütmüş ve At Meydanı’na getirerek karşılıklı yerleştirmiştir. Bu hisarların içinde bulunan askerler, tüfekler, toplar ve matraklarla gösteriler düzenlemişlerdir. Bu hisarların dört kapısı, beş kulesi bulunmaktadır.
Nasuh’un buna benzer bir diğer gösterisi ise Safevi Şahı Tahmasp’ın Osmanlılara sığınan kardeşi Elkas Mirza’nın İstanbul’a gelişi için yapılan törende olmuştur. Bu törende Vezir Rüstem Paşa’nın ve Şehzadenin huzurunda bir matrak oyunu sergiler ve bu oyun çok beğenilir. Sanatçı bu oyun için ödüllendirilir.
Hattat, Matrakçı, Tarihçi ve Ressam
Matrakçı’nın hünerleri bunlarla sınırlı kalmaz. Osmanlı’da çep, diğer adıyla divani türünde yazan hattatların da en önemlilerindendir. Nasuh yetenekleri, zekası ve çalışma isteği ile kısa zamanda pek çok tasarı gerçekleştirmiştir.
Onun üne kavuşmasını sağlayan bu tasarılardan biri de Sultan Süleyman’ın emri ile yazmaya başladığı tarih kitabıdır. Bu kitapta Osmanlı tarihi ile ilgili olayların bazılarını resmetmiştir.
Bu eserin adı ‘Beyan-ı Menazil-i Sefer-i Irakleyn-i Sultan Süleyman Han‘dır. Eser kısaca ‘Mecmu-i Menazil’ olarak da bilinmektedir. Bu kitabın konusu ise Sultan Süleyman’ın Safevi Devleti üzerine 1534-36 yılları arasında yaptığı Irak-İran seferidir.
Nasuh bu kitabında İstanbul’dan Tebriz’e oradan da Sultaniye ve Bağdat’a gidiş yollarını ve Halep-Diyarbakır üzerinden dönüş yolunda konaklanabilecek yerleri ve civarındaki köy-kasabaları tanıtmıştır. Hepsinde kaç gün konaklanabileceğini bile yazmıştır.
O yörelerde bulunan din alimlerinin türbelerinin isimlerini de yazmıştır. Hatta bu sayfalara türbelerin çizimlerini de eklemiştir. İstanbul, Bağdat, Tebriz, Sultaniye ve Halep gibi nüfusu yoğun ve büyük şehirleri çift sayfa üzerine resmetmiş ve kentlerin simgesi olan anıtsal yapıları da ayrıntılarıyla eklemiştir.
Matrakçı’nın İstanbul çizimi ise en ünlü ve özenli çizimlerinden biridir. Sanat Tarihçilerin bir çoğu Matrakçı’nın İstanbul’u çizerken daha önceki yüzyıllarda yapılmış kuşbakışı Avrupa haritalarından yararlanmış olabileceğini düşünmektedirler. Matrakçı Nasuh’un bu İstanbul resmine bakıldığında kentin Haliç üzerinde Eyüp’e kadar uzandığını görüyoruz.
Bu resimde herhangi bir figüre rastlamıyoruz. Matrakçı genellikle şehir minyatürlerinde figürlere yer vermiyor. Karşı tarafa baktığımızda ise Kız Kulesi ve Üsküdar’ı görüyoruz.
Haliç ile Marmara’da yüzen yelkenliler görüyoruz. Galata civarında ise selviler, meyve ağaçları ve çeşitli renkte bitkiler dikkat çeker. Tüm bu güzel detaylar Matrakçı’nın ne kadar usta bir nakkaş olduğunu da gösteriyor bizlere.
Bağdat
Matrakçı’nın Bağdat çizimi de oldukça meşhurdur. Sultan Süleyman’ın (Kanuni) Bağdat seferine giden Matrakçı sefer sırasında ordu ile birlikte kışı burada geçirmiştir. Yaklaşık 4 ay boyunca kaldığı Bağdat’ı çok iyi gözlemleyen ve her yerini gezen sanatçı Hz. Ali, Hüseyin ve Hasan’ın makamlarının bulunduğu Kerbela ve Necef‘i de ziyaret etmiştir.
Bu çizimler sadece Bağdat’ı genel hatlarıyla görmemizi sağlamaz. Ayrıca Bağdat ve çevresinde çok sayıda din büyüklerinin türbeleri bulunmaktadır. Nasuh bunları tek tek betimlemiş ve zengin bir kültürü kayıt etmiştir.
Dicle Nehrinin iki kıyısına kurulan Bağdat’ın ulaşım yollarını ve bu yollarda karşılaştığı ilginç hayvanları resmetmiştir. Burada karşı karşıya gelmiş iki aslan figürü dikkat çekmektedir.
Matrakçı Nasuh’un Halep çizimlerinde ise tasvirin hakimi Halep Kalesidir. Buradaki tasvirlerde yine bitki örtüsü ve orada yaşayan hayvanlar resmedilmiştir.
Bu resimlerin her biri için birer kent portresi demek doğru olur. Tasvir ettiği her yörenin nehirlerini, göllerini, bitki örtüsünü öyle detaylı ve güzel resmeder ki, bu yerlerin ilk bakışta tanınmasını sağlar.
Tarih-i Sultan Beyazıt
Matrakçı’nın tarih kitabı projesi, Osmanlılar’ın zaferlerini anlatan bölümler ile doludur. Bu bölümlerden biri de Kili, Modon, Akkerman, İnebahtı ve Gülek Kalelerinin II. Beyazıt zamanında fethedilmesini konu alan ”Tarih-i Sultan Beyazıt” adlı eseridir.
Bu kitabın içinde bulunan resimler ise siyah mürekkeple çizilmiş ve yer yer açık renklere boyanmıştır. Bu resimlerde de figür görülmez. Matrakçı’nın en dikkat çekici özelliklerinden biri de bazı kent tasvirlerinde görülen pembe ve açık mavi tepelerdir.
Selimname
Günümüzde Dresden’de bulunan ‘Selimname‘ Matrakçı Nasuh’un tarih kitabının bir bölümüdür ve I. Selim’in cülusundan ölümüne kadar yaşadığı olaylar anlatılmaktadır.
Bu kitabın içinde aynı tekniklerle çizilmiş; Amasya, Tebriz, Bayburt, Sivas ve Kemah Kale kentlerinin resimleri yer alır. Bu resimler Tebriz seferleriyle ilgili olan bölümde görülmekte.
Tarih-i Feth-i Şikloş, Estergon ve İstulnibelgrad
Matrakçı Nasuh‘un resimli Osmanlı Tarihinin bir diğer bölümünde ise 1543 yılı olayları anlatılmıştır. ”Tarih-i Feth-i Şikloş, Estergon ve İstulnibelgrad” isimli kitap iki bölümden meydana gelmektedir. Bu kitap, Matrakçı’nın ‘Süleymanname’ adlı kitabının bir bölümüdür.
Eserin ilk bölümünde Barbaros Hayrettin Paşa’nın 1543 tarihinde Fransa Kralına yardım amacıyla yaptığı seferdir. Bu seferde Barbaros Hayrettin Paşa donanmasıyla birlikte Fransa’nın güney sahillerine gitmiştir. Sanatçı bu güney sahillerinde yer alan; Marsilya, Tulon, Nis ve Cenova’yı resmetmiştir.
Bu şehirlerin limanlarını ve limanların arkasında yükselen sıra dağları kuş bakışına yakın bir bakış ile resmetmiştir. Resimler yine siyah mürekkep ile çizilmiştir, evlerin ve kiliselerin bazıları renklendirilmiştir. Tüm bunlar limana yanaşmış olan Osmanlı Donanması ile birlikte resmedilmişlerdir.
Tepeler oldukça renkli boyanmış ve deniz gümüş yaldız ile resmedilmiştir. Bir çok yeni teknik deneyen Matrakçı burada Osmanlı Manzara resmini Avrupa tekniği ile birleştirmiştir.
İkinci Bölüm
İkinci bölümde ise Sultan Süleyman’ın Macaristan seferi anlatılmaktadır. Bu bölümde Süleyman ile ordusunun kaldığı yerler gün ve ay belirtilerek tarihlenmiş. Bu bölgede bulunan göller, tepeler, nehirler, köprüler ve bölgeye özgü özellikler kullanılarak çizilmiş kale-kentler resmedilmiştir.
Bu resimlerde dikkat çeken özellik zeminin çoğu zaman altın yaldıza boyanmış olmasıdır. Ayrıca konaklayan Osmanlı Ordusunun çadırlarını da bölgeye resmetmiştir. Matrakçı Nasuh bütün bunları yaparken kendisi çoğu sefere bizzat katılmıyor. İlginç olan da bu zaten.
Kendisinin katılmadığı seferlerde konak yerlerini veya fethedilen yerleri resmederken elinde bulunan haritalardan faydalanmış olabileceği düşünülüyor. Ayrıca o dönemde bulunan kent tasvircilerinden de yararlandığı düşünülmektedir.
Nasuh 1537 ve 1545 yılları arasında yaptığı resimlerde topografik manzaralara çok etkileyici bir soluk getirmiştir. Kelimelere dökemediği şehirlerin güzelliğini resmetmeyi başarmış ve resmiyle tarih anlatmayı başarmıştır.
İslam sanatında manzara ressamlığında çığır açtığı söylenebilir. O öldükten sonra Nasuh’un ekolünden giden sanatçılar; Batı İran, Anadolu, Suriye ve Irak gibi kentlerin 16. yüzyıldaki hallerini çok detaylı şekilde betimlemişlerdir.
Matrakçı Nasuh ve sanatı hakkında kısaca bilgiler vermeye çalıştım. Umarım faydalı olmuştur. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Sanatla kalın.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR>> Mehmet Siyah Kalem – İnsanlar ve Cinlerin Ustası
Kaynaklar;
Serpil Bağcı, Filiz Çağman, Günsel Renda, Zeren Tanındı; Osmanlı Resim Sanatı
Davut Erkan, ‘Matrakçı Nasuh’un Süleymannamesi’, Yüksek Lisans Tezi
Minyatür Sanatı II. Ders Notlarım.
Sayın,
Bu yazınızı kaynak göstererek MEDENİYET VE PEDAGOJİ TARİHİ adlı kitabıma almak istiyorum. İzin verip vermeyeceğinizi mail adresime bildirmenizi rica ederim. Saygılarımla.
Dr. Nusret Alperen