Modern Bir Eskatoloji, Kozmogoni ve Köken Miti Olarak Terminatör 2 : Kıyamet Günü
Eskatoloji Yunanca’dan gelen bir sözcükten, yani “son” sözcüğünden türetilmiş ve felaketler ile insanlığın yok olmasını anlatan ve neredeyse her toplumda görülen bir mit’tir.
Köken miti ise yaratılmış bir şeyin(bir davranış, bir hayvan, bir bitki, bir kurum, bir kavram…) doğaüstü varlıklar tarafından ilk olarak nasıl yaratıldığını anlatan mitlerdir.
Kozmogoni mitleri, evrenin, dünyanın yaratılışı ile ilgili olan mitlerdir. Günümüzde ve geçişmişte bu mitlerin esin kaynağı olduğu ve sıklıkla bu mitleri bünyesinde barındıran birçok sanat eseri verilmiştir. Sinema da bu mitlerden etkilenen ve bu mitlerden esinlenilen birçok eser verilmiştir bu bağlamda.
Terminatör 2: Kıyamet Günü ( 1991, James Cameron) filmi 1997 yılında bir yapay zekâ yaratılır. Bu yapay zeka yıllar sonra milyarlarca insanın ölümüne neden olur ve öldürmeye de devam etmektedir, son insana kadar. Yapay zeka, insan direnişini kırmak için bir savaşçısını liderlerinin henüz bir çocuk olduğu zamana, onu öldürmesi için geri gönderir.
İnsan direnişi de bu savaşçıyı durdurmak üzere kendi savaşçısını yollar. Benim buradaki amacım Terminatör 2: Kıyamet Günü filmini Eskatoloji, Kozmogoni ve Köken mitleri ile olan benzerliklerini modern dünya ve modern insan çerçevesinde incelemek olacak.
Bunu yaparken de Mircea Eliade’nin ilk baskısı 2016 yılında çıkmış olan “Mitlerin Özellikleri” kitabından ve daha önce yaptığım okumalardan çıkardığım sonuçlardan yararlanacağım.
Eskatoloji Miti Olarak Terminatör 2: Kıyamet Günü
“ Şimdiki yer ve göklerse ateşe verilmek üzere aynı sözle saklanıyor, tanrısızların yargılanarak mahvolacağı güne dek korunuyorlar.”
Terminatör 2: Kıyamet Günü ( 1991, James Cameron) filminin ilk sahnesi bir yaratılış ve yok oluş ile başlamaktadır. 1997 yılında Miles Dyson adında bir bilim insanının yarattığı yapay zeka kontrolü ele geçirerek yıllara yayılan bir süre içerisinde milyarlarca insanı yok eder. Kozmogoni mitinde Dünya doğa üstü güçlerin kararı sonucunda yok edilir. Çoğu eskatolojide bir avuç insan bu felaketten sağ çıkmaktadır.
Terminatör 2: Kıyamet Günü filminde milyarlarca insan ölmüş ve direnen bir avuç insan kalmıştır. Filmin adının göründüğü sahnede “Terminator Judment Day” yazısının alevler içinde yanması Stoacı’lar ve Herakleitos’un Dünyanın Sonunun ateşle (ekpyrosis ) geleceği düşüncesini desteklediğini düşünüyorum. Dünyanın sonunun ateş ile gelmesi sadece Yunan Mitlerinde değil, Hint Mitlerinde de mevcuttur.
Mahabharata’ya ve Puranalar’a göre ufuk alev alacak, gökyüzünde yedi ya da on iki güneş belirecek ve bunlar denizleri kurutacak, yeri yakacak. Sarah Connor’un devamlı gördüğü rüyalarda da dünya gökten gelen bir etki sonucu alev alıp yok olmaktadır. Dünya üzerindeki hiçbir şey bu yok oluştan kurtulamamakta ve her şey yaratıldığı ilk ana dönmektedir yani atomlarına ayrılmaktadır.
Bu Hint mitinde bizi asıl ilgilendirecek olan bölüm şudur: Ateş Samvartaka (kozmik yangın Ateşi) Evren’i tümüyle yok edecek. Sonra, bir tufan yağmuru on iki yıl süreyle hiç durmadan yağacak ve Yer sular altında kalacak, insanlık da yok olacak (Vişnu Purana, 24, 25 ) . Okyanus’ta kozmik yılan Ceşa’nın üstüne oturmuş olan Vişnu, yoga uykusuna dalmış uyumaktadır ( Vişnu Purana, VI, 4, 1 – 1 1 . ).
Sonra da her şey başlayacaktır – sonsuza dek. Burada Vişnu sona ermiş olan hayatı tekrardan başlatacak olan kişidir, bir kahramandır. Terminatör 2: Kıyamet Günü filminde John Connor insanları felaketten kurtarmaya çalışan ve hayatta kalmış bir avuç insanın önderidir. Daha öncece de bahsettiğim gibi eskatoloji mitlerinin çoğunda felaketten sağ kurtulan çok az insan olur. John Connor bir Vişnu rölü üstlenmektedir filmde.
Dünyada sağ kalanların koruyucusu ve yeni hayatı başlatacak olan kişi. Bununla ilgili örnekler çoğaltılabilir, Kelt mitolojisindeli “Ragnarök”, Veda’larda “Atharvaveda” gibi örnekleri vardır ve bu örnekler arsında bazı paralellikler görülmektedir.
Film ile eskatoloji mitleri arasında göze çarpan belirgin bir fark vardır, bu fark da insanların bu felaketi durdurmaya çabalaması. Hiçbir eskatoloji mitinde insanlar büyük felaketi, dünyanın sonunu durdurabileceğini düşünmemiştir.Çünkü insanlar bu felaketin onların yaratıcılarından geldiğini, ve hayatın yeniden başlayacağını düşünür.
Bazılarında ise sadece yozlaşmaya neden olanların öleceğini ve saf olanların hayatta kalacağını ve gözlerini yenilenmiş, gücünü tekrar toplamış bir dünyaya açacağına inanır. Nitekim insanlar bu yok oluşun yeni bir var oluşa götüreceğini düşünmüşlerdir.
Özellikle Rönesans ve Reform hareketlerinden sonra insanların dini sorgulaması, Sanai Devriminden sonra özgür iradenin güçlenmesi ile mitler eski güçlerini ve inandırıcılıklarını kaybetmeye başlamıştır.
Mitlerde bulunan “yazgıyı tanrılar belirler” görüşünün yerine insanların kendi yazgısını kendi yaptığı seçimlerin belirlediği düşüncesinin yerleşmeye başlaması, mitlerin inandırıcılığı konusunda büyük bir kuşku yaratır.
Terminatör 2: Kıyamet Günü filminde de yeni bir başlangıç teması bulunmakta, özellikle Sarah Connor’un filmin sonundaki repliği bize yeterli kanıtı sunar “Bilinmeyen gelecek bize doğru geliyor.
İlk defa geleceğe umut ile bakıyorum”. Bu sözlerin yol görüntüsü ile verilmesi gelecek yeni nesiller ve yeni başlangıçlar hissi uyandırmaktadır.
Tüm eskatoloji mitlerinin sonu bir yeni başlagıçtır, daha saf, daha güçlü ve yenilenmiş olarak. Neredeyse tüm eskatoloji mitlerinin kaynağı ilk kült ugulamarında yaratılış ve hayat kaos içinde nihayete erdirildiği görülür.
Yahudi-Hristiyan kökenli eskatoloji mitleri dahil bir çok mitte yok oluşu bir yeni başlangıç izler. Filmimizde de insanlar bu felaketi sonlandırıp geçmişteki hataları tekrarlamadıkları bir yeni başlangıça başlama arzusundadırlar.
Kozmogoni Miti Olarak Terminatör 2: Kıyamet Günü
Gangleri sordu: “Dünya nasıl şekillendi?”
Yüce Olan yanıtladı: “Üç tanrı Ymir’in cesedini aldılar, onu Ginnungagap’ın ortasına taşıdılar ve ondan, dünyayı yaptılar. Onun etinden toprağı yarattılar, yaralarından akan kandan tuzlu denizi yaptılar ve onu yeryuzunun cevresine yaydılar. Buyuk kemiklerinden dağları, küçük kemiklerinden ve dişlerinden kayalarla çakılları yaptılar. Tüylerinden ormanları yarattılar.
Yahudi-Hristiyan mitolojilerinde Deccal miti ön plana çıkar. Deccal genel olarak insan üstü devasa bir yaratık ve ya bir iblis olarak tasvir edilir. Deccal daha sonra yaratıcısı tanrı ile kavgaya tutuşur. 1997 yılında Miles Dyson’ın yaratttığı yapay zeka ileri gidince fişi çekilmeye çalışılır ve Skynet kendi yaratıcısına savaş açar.
Şunu unutmamak gerek tüm eskatoloji mitlerinde bir yaratıcı vardır. Skynet’i kendi içinde bir evren olarak düşürsek bizi doğrudan bir kozmogoni mitine götürecektir. Bu yaratıcı, yarattığı şeyin (evren, dünya, sistem, program ve ya bir kurum…) yozlaştığını düşündüğü için onu yok etmeye karar verir.
Terminatör 2: Kıyamet filminde Skynet yozlaşmış evren ve ya yozlaşmış yaratıktır. Bu yaratık kendisi ile birlikte yaşadığı çevreyi de yozlaştırır. Kozmogoni mitlerinin ortak özelliği bir yaratım sürecinin olmasıdır.
Tanrılar evreni ve ya dünyayı yaratırlar, daha micro düzeyde insanları, hayvanlar, nehirleri ve dağları yaratırlar. Terminatör 2: Kıyamet Günü filminde ise insan tanrı rolü üstlenerek Skynet adında bir yapay zeka yaratır.
Özgür düşünceden sonra mitlere olan inancın azalması yanında insanın da içinde bir tanrı potansiyeli olduğu düşüncesi gelişti. Doğanın bir parçası olan hayvanlardan farklı olarak insanlar onu işleyip bir nesne haline dönüştürebilmekteydi.
Bu da bir yaratım gücü addediyordu insana. Mitlerde geçen tanrılara özgü bir güçtü bu. İnsanın tanrısal bir güce sahip olduğu miti az da olsa vardır.
En bariz örneklerinden biri Mezopotamya yaratılış miti olan “Enuma Eliş”tir. Enuma Eliş’e göre ulu tanrı Marduk, deniz canavarı Tiamat’ı öldürmüş ve kanından insanı yaratır. Marduk’un kalbi, bu yanıtı duyunca neşeyle doldu. Ea’ya “Kan toplayacağım ve kemikler yaratacağım ve onlardan birvahşi yaratıp, ona ‘insan’ adını vereceğim” dedi.
İnsanın tanrısal potansiyeli konusunda semavi dinlerde de örnekler vardır. Bir başka örnek ise İslamiyette bulunur, “Sonra da düzeltip kılığına soktu ve kendi ruhundan ona üfledi”. Miles Dyson kendisine bahşedilen tanrısal potansiyeli kullanarak Skynet’i yaratır.
Daha sonra tüm mitlerde olduğu gibi yozlaştığını görüp onu yok etmeye karar verir. Bunu yaparak dünyayı bir çeşit mikroptan, hastalıktan ve ya beladan kurtarır. Skynet’in yaratılması aynı zamandan insani varoluştan uzaklaştırdığı için bir çeşit yozlaşma sayılabilir.
Bu beladan kurtulması ile dünya yeni bir başlangıca sahip olur. Mitlerde bu başlangıçlar hem makro hem de mikro düzeyde meydana gelir.
Filmde Sarah ve John (çocuk) Connor, model 101 (Arnold Schwarzenegger) ve Miles Dyson birlikte yaratılan nesneyi yok ederler bu makro düzeyde milyarlarca insanın ölümüne engel olur, mikro düzeyde ise Sarah Connor gibi insanlardan ve dünyadan umudunu kesmiş birisine yeni bir başlangıç umudu verir.
Tüm kozmogoni mitleri bir yeni yıl çevrim gününe denk gelir filmde bunun bilgisi yoktur lakin mitlerde çevrim günleri dünyanın kendini yenilediği, her şeyin yeniden başladığı sona en yakın ama aynı zamanda en uzak olduğu gündür. Filmin son sahnesinde Sarah Connor’ın sözleri bu düşüncemi destekler niteliktedir.
Köken Miti Olarak Terminatör 2: Kıyamet Günü
”Bizler şimdi ölüye eşlik edeceğiz ve acıyı yeniden tadacağız.
Bizler yeniden dans edeceğiz ve iblisleri alt edeceğiz.
Bilmiyorsak eğer dansın nereden çıktığını , Sözünü bile etmemeliyiz .
Bilmiyorsak eğer dansın kökenini Dans edemeyiz.”
Bu tür mitlerde genel olarak dünyanın var oluşundan sonra bir yaratım süreci vardır. Dünyanın varlığından önce bir var oluş yoktur, en azından köken mitleri açısından. Köken mitlerinde amaç nesnenin yaratıldığı o en saf en yeni anına dönmektir. Nesnenin özüne saf haline gitmek aynı zamanda var olma ile olmama durumunu da yaşamaktır.
Terminatör 2: Kıyamet Günü filminde köken mitine örnek gösterebileceğimiz bazı ip uçları mevcut. Skynet’in insan direnişini yok etmek için geçmişe, daha çocuk olan John Connor’ı öldürmek için bir makine yollaması aslında onun kökenine inmek, henüz çocuk ikenki zamana yani saf ve yeni olduğu zamana gitmektir.
Köken ritlerinde nesnenin ilk doğduğu zamana gitmek ona zamandaşlık etmek bir yana aslında ona hakim olmayı onun hakkında bilgi sahibi olmayı ve onu en iyi şekilde kontrol edebilmeyi amaçlamaktadır. Skynet de insan direnişini kontrol edebilmek ve mümkünse hiç başlamadan yok etmek için John Connor’un kökenine iner.
Terminatör 1 (1984, James Cameron) filminde daha John Connor doğmadan onu anne karnında iken yok etmeyi planlar ve başaramaz. Bir diğer önemli örnek ise gönderilen makinelerin filmin sonunda ölüm şekilleridir. İkisi de metalden yapılmıştır ve bir metal fabrikasında eritilmiş metal içinde ölürler.
Bu mit semavi dinlerde de görülür, Kur’an-ı Kerim’deki“Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz”(Bakara Suresi, 156. Ayet) ayeti köken mitlerine bir örnektir ve filmdeki erimiş metal kazanına giren iki makinenin ilk yaratıldıkları hallerine yani öz hallerine dönüşünü, bu sayede köken mitleri ile ilişkisini kurmamızı sağlamaktadır.
Erimiş metal kazanına girmek yaratıldığı o ilk güne gitmektir, atomlarına ayrılmak, bir çeşit dünya ile tekrar bir bütün haline gelmektir. Hem var olmak hem yok olmak, tıpkı mitsel rit sahnelerinde yapıldığı gibi nesnenin en saf, en yeni hali ile yaratıldığı ana gitmektir.
Sonuç olarak günümüz modern dünyasında mitler “kurmaca, uydurmaca” olarak anılsa da mitler yok olmaz, karşımıza değiştirilmiş halleri ile tekrar çıkarlar.
Nitekim Terminatör 2: Kıyamet günü filminde de karşımıza robotlar ile insanların savaşı olarak çıkmaktadır ama öz olarak bize anlatılan bir eskatoloji, kozmogoni ve köken mitidir. Çoğu zaman “ Bu hikayeyi biliyorum, yine dünyanın sonu geliyor” tarzında tepkilerimizin sebebi mitlerin zaman karşı güçlü durmaları ve karşımıza şekil değiştirerek çıkmalarıdır.
Kaynakça:
Mircea Eliade, Mitlerin Özellikleri, Alfa Yayıncılık, 2016
ROSENBERG Donna, Dünya Mitolojisi, İmge Yayınevi, 1998
İncil/Tevrat/Zebur, https://incil.info/kitap/2.+Petrus/3, Erişim Tarihi 08.01.2018
Kur’an-ı Kerim