Selçuklular – Tarih Sahnesine Çıkışı ve Devletin Kuruluşu
Selçuklular
Selçuklular, bilindiği gibi tarihimizdeki büyük devletlerden biridir. Bugün bu konu hakkında sizlere bilgi vermek istiyorum.
Selçukluların tarih sahnesine girişini anlatmadan önce, devlete ismini veren ve kurucusu sayılan Selçuk Bey ile babası Dukak Bey’in mensup olduğu, Oğuzlar hakkında bilgi vererek başlamak daha doğru olacaktır.
Oğuzlar hakkında kaynaklarda fazla bilgi bulunmamakla birlikte; 10. yüzyılda Hazar Denizi’nin doğusu ile Aral Gölü arasında kalan bölgede yaşayan, yirmi dört boydan oluşan bir boy devleti olduğu bilinmektedir. Hükümdarlarına Yabgu unvanı verilmesi, devletin isminin Oğuz Yabgu Devleti diye anılmasını sağlamıştır.
Bağımsız olup olmadıkları konusunda net bir bilgi bulunmayan Oğuz Yabgu Devleti hakkında bazı kaynaklar bağımsız oldukları, bazı kaynaklar ise Hazarlar’a bağlı oldukları konusunda değerlendirmeler yapmaktadırlar.
Oğuzlar hakkında bu kısa bilgiyi verdikten sonra Selçukluların ortaya çıkışlarına göz atabiliriz.
Selçuklular, Oğuzlar’ı oluşturan birbirine bağlı yirmi dört boydan Kınık boyuna mensup idiler. Oğuz Yabgu Devleti’nin sübaşısı (başkomutan yardımcısı) olan Dukak Bey, Oğuzlar için önemli bir konuma sahipti. Dukak Bey, zaman zaman Yabgu ile sorunlar yaşasa da Oğuzların komutanı olarak yaşamını sürdürmüştür.
Babası gibi cesurluk ve mertliğe sahip olan Selçuk Bey, genç yaşında yetenekleri ile dikkat çeken biri olmuştur ve Yabgu tarafından babasının makamına atanmıştır.
Fakat, bir süre sonra Oğuz Yabgusu ile arasının bozulması üzerine hayatını tehlikede gören Selçuk Bey, ailesini de yanına alıp Oğuz birliğinden ayrılarak, Oğuz Yabgusu’nun etkisinin zayıf olduğu İslam ülkeleriyle sınır olan Cend ovasına göç etmiştir.
Selçuk Bey ailesi ile birlikte Cend bölgesine göç ettikten sonra orada kendilerine yaşama alanı açabilmek için, bölgedeki halkla arasındaki fark olan İslamiyet’i, kabul ederek bu farklılığı ortadan kaldırmıştır. Daha sonra diğer Müslümanlar gibi cihada girişmişlerdir.
Müslüman olduktan sonra Oğuz Yabgusu’na karşı tavırları daha da sertleşmiş ve Müslüman olmayan soydaşlarına karşı akınlar düzenlemeye başlamıştır. Bu olaylar Selçuk Bey’e yörede tutunma ve yer edinme imkânı sağlamıştır. Yüz yaşını aşkın bir yaşta, 1007 yılında vefat eden, Selçuk Bey arkasında kökleri sağlam ileride büyük bir devlet olacak bir beylik bırakmıştır.
Selçuk Bey öldükten sonra oğulları ve torunları onun bıraktığı faaliyetlere devam etmişlerdir. 11. yüzyılda bölgede hâkim olan Karahanlılar, Gazneliler, Samanilerle siyasi ilişkiler kurmuşlardır. Henüz yeterince güçlü olmadıkları için kiralık askerlik gibi faaliyetlerde bulunmuşlardır.
Selçuk Bey’in gazalarda iken şehit düşen oğlu Mikail’in, oğulları Tuğrul ve Çağrı Beyler; amcaları Arslan Yabgu’nun liderliğini kabul ederek, dedelerinin de ölümünün ardından Cend bölgesinde uzun süre kalmayarak göç etmişlerdir. Buhara bölgesine yerleşen Tuğrul ve Çağrı Bey bir daha amcaları Arslan Yabgu ile birlikte hareket etmemişlerdir.
Yerleştikleri yörede dikkat çekmemek için sessiz kalmaya çalışmışlardır. Fakat, Karahanlılar’ın baskılarına maruz kalmışlar ve Tuğrul Bey kısa bir süre tutsak alındığında bu baskı daha da artmıştır. Bunun üzerine iki kardeş Semerkand bölgesine çekilmek durumunda kalmışlardır.
Tuğrul ve Çağrı Beyler bu durumda iken Arslan Yabgu, Maveraünnehr’deki siyasi mücadelelere dahil olmuş ve gün geçtikçe gücünü arttırmıştır. Bu durum çevredeki devletlerin dikkatini çekerken özellikle, Gazne Sultanı ve Karahanlı hükümdarının dikkatlerini celp etmiştir.
Arslan Yabgu’nun artan gücünden endişe ederek, iki devlet Yabgu’yu etkisiz hale getirmek için anlaşmışlar ve Arslan Yabgu ile oğlu Kutalmış’ı hileyle yakalatarak, onlara bağlı Türkmenleri Horasan’a veya etraftaki çeşitli yörelere sürerken, Yabgu ile oğlunu da hapsetmişlerdir. Kutalmış bir yolunu bularak kaçmayı başarırken Arslan Yabgu orada 1032 yılında, vefat etmiştir.
Arslan Yabgu’nun ölümünden sonra, Tuğrul ve Çağrı Beyler, Selçukluların tek liderleri haline geline gelmişlerdir. Amcalarına oynanmaya çalışan siyasi oyunlar onlar üzerinde de denenmeye çalışılmıştır. 1032 yılında Karahanlılar ile Gazneliler arasında çıkan savaşta (Debusiye Savaşı) Karahanlılar’ın yanında yer almışlardır.
Selçuklular, Maveraünnehr bölgesinde egemen olan güçlerle iyi geçinmek ve onların gazabına uğramamak için Karahanlılar’a tâbi olmak istese de, Karahanlılar onları sürekli yok etmeye çalışmışlardır. Bölgede istenmemeleri üzerine Horasan’a göç etmişlerdir.
Tuğrul ve Çağrı Beyler, 1035’de Horasan’a göç etmelerinin ardından Gazne Sultanı, Sultan Mesud’a bir mektup göndererek onların yanında askerlik yapmaları karşılığında yerleşmek için yurt istemişlerdir. Fakat Gazne Sultanı daha önce yaşanan sorunları göz önünde bulundurarak bu teklifi reddetmiş ve üstlerine asker yollatmıştır ama Gazneliler büyük bir hezimete uğramışlardır.
Selçuklular, Sultan Mesud’a yeni bir haber göndererek özür dilemiş ve kendilerini savunmak zorunda kaldıklarını bahsetmişler ve daha önce istedikleri toprağı yeniden istemişlerdir. Sultan Mesud bunun üzerine istedikleri toprakları onlara vermeyi kabul etmiştir.
Selçuklu-Gazneliler arasındaki bu uzlaşma ortamı kısa sürmüştür. Bölgeye göç eden Türkmenlerle birlikte artan nüfuslarından dolayı yer darlığı çeken Selçuklular, Gazneliler’e başvurarak yeni yerleşim alanları talep ettiler.
Bu teklife çok kızan Sultan Mesud, bu defa Selçukluları tamamen ortadan kaldırmak için, büyük bir orduyu Selçuklular üzerine sevk etmiştir. Gazneliler bu savaş sonucunda da ağır bir yenilgi almışlardır. (Serahs Savaşı, 1038) Bu savaştan sonra kendilerine güvenleri artan Selçuklular artık bağımsız gibi davranmaya başlamışlardır.
Gazneliler, en başından beri endişe ettikleri bu duruma düşmüşlerdi. Bundan dolayı son kez ve kalan tüm güçleriyle Selçukluları tarih sahnesinden silmek için savaş hazırlıklarına başlamışlardır.
1039 yılındaki ilk çatışmalarda kalabalık ordusuyla başarı sağlayan Gazneliler, Selçuklular’ı geri çekilmek durumunda bırakmışlardır. Selçuklular güçlense de ordusunda özellikle filleri kullanan Gazneliler, onlardan daha büyük bir güce sahiptiler fakat ordu güçlü olsa bile hantaldı.
Selçukluların vur-kaç saldırıları karşısında pek başarı sağlayamıyorlardı. Vur-kaç saldırıları ve yol üstündeki su kuyularının kurutulması gibi planların gerçekleştirilmeye başlanmasıyla Selçuklular istedikleri sonuca bir adım daha yaklaşmaktaydılar. İki ordu arasında bir yıldan uzun süren çarpışmalar, iki taraf da kayıplar verdirmiştir.
Savaşın sonunu getiren asıl sebebin, Selçukluların su kuyularını kurutması olduğu söylemek yanlış olmaz. Su kuyuları açısından zengin olan Dandanakan’a gelen Gazneliler, burada istediklerini bulamamakla birlikte Selçukluların saldırısına uğramışlardır.
1040 yılında Dandanakan’da üç gün süren savaş sonucunda Selçuklular, Gazneliler’i ağır bir yenilgiye uğratmışlardır. Dandanakan Savaşı, Selçukluların artık o bölgeden çıkarılıp atılamayacaklarının bir göstergesi olmuştur.
Savaşın ardından, uzun zamandır varolma mücadelesi gösteren Selçuklular savaştıkları meydanda, bir otağ kurarak Tuğrul Bey’i tahta oturtmuşlardır. Selçuk Bey’in mücadele ettiği beylik, artık bir devlete dönüşmüştür. Elbette, Selçuklu Devleti’nin mücadelesi bu kadarla sınırlı değildi. Mücadeleleri daha yeni başlamıştı. Bu mücadelenin devamı için takipte kalın.
Okuduğunuz için teşekkür ederim ?
Kaynak;
Erdoğan Merçil – Büyük Selçuklu Devleti
Mehmet Ersan- Mustafa Alican – Selçukluları Yeniden Keşfetmek
İbrahim Kafesoğlu – Selçuklu Tarihi
Teşekkürler emeğinize sağlık
Rica ederim, İyi Okumalar 🙂
İlk önce merhaba. Ellerinize ve emeğinize sağlık çok güzel olmuş çok faydası deydi bana yani kısaca teşekkürler