Sürrealizm Nedir? – Proleter Devrimin Sanat Direği
1922 yılında Dadaizm sanat sahnesinden çekilirken onun temsilcisi sanatçılar, Fransız Dadacıları tarafından “gizli gizli” ortaya çıkarılan Sürrealizm ’e geçmeye başlamışlardı bile. Burada gizli gizli ibaresinin sebebi sanat eleştirmenlerinin bu konuda ihtilaf içinde olması.
“Bizim hedefimiz:
Devrim için sanatın bağımsızlığı!
Sanatın tüm özgürlüğü için devrim!”
Kimisine göre Dadaizm, Sürrealizm’i içinden çıkarmıştır ve “asıl cevher Dada’dır.”; bazılarına göre ise “Dada Paris’e varmadan önce, André Breton ekibi sonrasından Sürrealizm olarak adlandırılacak çoğu ilkeyi yerine getiriyorlardı.”
Sürrealizm’in kurucu başkanı André Breton’a göre de bu böyledir; o 1919 ve 1925 yılları arasında Sürrealizm’in “sezgisel olarak var olduğunu” söyler. Dahası Dada’nın öncülerinden Tristan Tzara ve Francis Picabia’ya da göre “Dada’nın marifeti kendisinden sonra gelecek daha esaslı bir hareketin yolunu açmasıdır.”
Fakat yine de Sürrealizm’e karşı duranların muhalif sesleri dinmemiştir; “Sürrealizm Dada’yı yiyip yuttu ve hazmetti. Buna benzer yamyamlıklar tarihte hiç de ender değil. Sürrealizmin sindirimi gayet iyiydi midesine indirerek tükettiği şeyin niteliklerini, kendi sağ kalan bedeninde canlandırdı.”
Sürrealizm ortaya çıktığı dönem artık Dünya Savaşı’nın bittiği ve herkesin “barış türküleri” söylediği bir aralığa denk gelir ama yine de sanat camiası gerçeğin sertliğine karşı hassas ve “realist” politikacılar karşısında diken üstündedir.
Sigmund Freud (1856-1939)
Sürrealizmin çıkışına yakın tarihlerde Viyana’da da Sigmund Freud adında bir psikiyatri uzmanı insan aklının bilinçten ibaret olmadığına dair görüşlerini dile getirmeye başlamıştı. Bu görüşlere göre yaptığımız veya yapmak istediğimiz için yaptığımızı düşündüğümüz şeyleri istediğimiz için yapmayız.
Peki, neden yaparız? Freud’a göre insan gelişimi beş aşamadan oluşur ve bu aşamalardan herhangi birinde birey bir sorun yaşarsa o noktada kalır.
Örneğin oral dönemi ele alalım. Bu dönemde insan yavrusu her şeyi ağzına götürme merakındadır bu bir bakıma nesneleri tanıma yöntemidir ve eğer oral dönemde, örneğin, bebek emmekten men edilirse bu onu ilerleyen yaşantısında obur bir kişilik haline getirir. Yani yaşanılan sorun Freud’un sıkça vurguladığı “bilinçaltı”na itiliyor ve bilinçaltında dirilip dirilip duruyor.
André Breton (1896-1966)
Sürrealistlerin başını çeken André Breton, I. Dünya Savaşı sırasında nöroloji koğuşunda çalışmıştır. Bu dönemde Freud’un söylemlerini deneme imkânı bulmuştur. Bu tecrübe ona bu söylemlerin başka bir ilgi alanı olan edebiyatta uygulanabilir olduğu kanısını yaratmıştır.
Aynı zamanda “Sürrealist Manifestoları” yayınlamadan önce görüştüğü dadacılardan etkilenmesi bu düşüncesini pekiştirmiştir. O da, dadacılar gibi, mantığı yok sayarak gerçek ve bağımsız düşüncenin bilinçsizlik halinde ortaya çıkacağını savunmuştur, tıpkı rüyalarda olduğu gibi. “Sıradan bir gözlemcinin rüyalarda meydana gelenlerle kıyaslandığında, uyanık durumdaki olaylara çok daha fazla itimat etme ve çok daha fazla önem atfetme biçimi beni daima hayrete düşürmüştür.”
André Breton bilinçaltında olgunlaşan düşünceleri ortaya çıkarmak amacıyla “otomatik yazı” yöntemini ortaya çıkardı ve Philippe Soupault’la birlikte bu yöntemle yazılan ilk eser olan “Manyetik Çayırlar”ı hazırladı.
“Phillippe Soupault ve ben edebi bakış açısına göre doğuracağı sonuçlara takdire layık bir küçümseme besleyerek, biraz yazıp çizmeye karar verdik. Gerisi, yapış tarzının kolaylığıyla halledildi. Birinci günün sonunda bu şekilde hazırlanmış yaklaşık elli sayfayı birbirimize okuyabilecek ve sonuçlarımızı karşılaştırmaya başlayacak duruma gelmiştik.”
Otomatik yazım yöntemi insanın aklına gelenleri mantık süzgecinden geçirmeden yazmasını ifade ediyordu. “…Olabildiğince hızlı şekilde eleştirel melekeler açısından herhangi bir müdahale olmaksızın konuşulan bir monolog, nihayetinde en küçük bir kontrol altında tutma yükünden arındırılmış ve olabildiğince yakın şekilde dile getirilmiş düşünceye benzer bir monolog…” Bu yöntem yazı, resim, fotoğraf gibi sanatın birçok alanında faaliyet gösteren sanatçılar tarafından kullanılmıştır.
André Breton ilk manifestoda bu yöntemle yazı yazmayı düşünenler için şöyle bir yönlendirme yapar:
“Kendinizi, zihninizin kendisi üzerinde yoğunlaşmasını olanaklı kılabilecek kadar uygun bir konumda yerleştirdikten sonra, yazma malzemelerinin size gelmesini sağlayın. Olabildiğince pasif veya alıcı bir ruh haline geçin. Dehanızı, yeteneklerinizi ve başka herkesin yeteneklerini bir kenara koyun. Kendi kendinize sürekli edebiyatın her şeyin öncüsü olan en kasvetli yollardan biri olduğunu hatırlatın. Çabuk şekilde önceden tasarlanmış herhangi bir konu olmaksızın, yazdıklarınızı hatırlamayacak ve yazmış olduklarınızı yeniden okumanın baştan çıkarıcılığına kapılmayacak kadar, hızlı yazın.”
La Révolution Surréalite. Dada herhangi bir eylemini kurgularken onun ne sonuçlar ortaya çıkaracağını düşünen insanlardan oluşmuyordu. Kapitalizmi reddettikleri kadar diğer düşüncelere de mesafeli duruyorlardı ve düzeni yıktıktan sonra(!) yerine koymayı tahayyül ettikleri yeni bir sisteme de sahip değillerdi. “Dada imha eder ve orada durur!” Fakat sürrealistler “insanın mutlak özgürleşmesi”ni hedefliyorlardı. Seçtikleri yöntemde onları buna götürüyordu.
İnsanın bildiği her şeyden bağımsız olarak ürettiği şeyle ilgileniyorlardı ve bu gerçekleşirken de herhangi bir estetik yazım yahut ahlaki kaygıya düşmemek gerekiyordu. Eğer bunlar yapılabilirse bu kokuşmuş burjuva değerler altüst edilebilirdi. Ve onlara göre yalnızca proleter devrim gerçekleşirse insan mutlak özgürlüğüne kavuşurdu.
Çoğu Fransız sürrealistinin Fransız Komünist Partisi’yle ilişkisi vardı. Aralarında salt bir yol arkadaşlığı bulunmasa da hedeflerinin benzerliği onları en azından bir süre beraber yürümeye ikna etmiştir. Sürrealistler yalnızca yaşam alanlarında gerçekleşecek bir devrimden ziyade devriminin aynı anda ruhta da gerçekleşmesi gerekliliğini savunmuştur.
Fakat FKP’yle ve dahası S.S.C.B.’yle olan ilişkileri uzun soluklu olmayacaktır. Sovyetlerin başına Stalin’in geçmesiyle başlayan baskı dönemi “özgürleştirmenin” peşinde olan sürrealistleri rahatsız eder. Zaten daha önceleri FKP içinde uğradıkları sorgular onları partiye karşı da mesafeli olmaya itmiştir.
Git gide ipler daha fazla gerilir; “Tarihsel materyalizm ilkesine bağlılığımız… bu sözleri istismar etmek mümkün değildir. Bu yalnızca bize bağlı olduğu sürece –yani komünizmin bizi sadece ortalıkta gezinip hayret ve şüpheyle rütbelerine bakar halde sergilenecek tuhaf hayvanlar olarak görmemesi şartıyla– devrimci görevlerimizi tamamen yerine getirmeye muktedir olduğumuzu kanıtlayabiliriz.”
Breton’ın kastettiği “devrimci görevlerin” bir sınırı vardı elbette çünkü asli olarak sanatın ortaya çıkarılmasında, bu resim olsun müzik olsun şiir olsun, herhangi bir propaganda amacı yoktur. Fakat bir fikir başarılı olma noktasına geldiyse sanat artık onu tereddütsüzce desteklemeliydi ve fikir artık zirveye ulaştığı anda sanat onu desteklemeyi kesmeli yeniden özgürlüğünü eline almalıdır. “Sanatın doğasına uymayan her türlü kural ve disipline karşı, bilinçli bir şekilde sanat için tam özgürlük formülünü tekrar ederiz”
80’li yıllar büyük oranda bir sessizlik içinde geçmiştir uluslararası sürrealist hareket açısından. 90’lı yılların başıyla birlikte tekrar bir atılım yaşanır.
Hem Madrid, Paris, Chicago, Stokholm, Prag, Sao Paulo’daki gruplar canlanır, kolektif faaliyetler ve yeni yayınlar hız kazanır; hem de siyasal müdahaleler yerel ve uluslararası ölçekte (yani grupların ortak imzasıyla) artar: Amerika’nın keşfinin/işgalinin 500. yılı, 1992 Los Angeles ayaklanması, Dünya Ticaret Örgütü ve küreselleşme karşıtı hareket, 11 Eylül sonrası Amerikan müdahaleciliği, 2005 Fransız banliyölerindeki isyan,[59] 2010’da Oaxaca’da insan hakları aktivistlerinin katledilmesi gibi çeşitli meselelerde tavır almak ve bunu duyurmaktan geri kalmazlar.
André Breton’un ölümünden sonra kimileri sürrealizmin de ölümünü ilan etmiştir. Fakat akım kimi zamanlar daha da güçlenerek kimi zaman da yer altına çekilerek varlığını ve fikri yapısını korumuştur.
SONRAKİ OKUMA >:: Dada Hareketi – Muhalif Sanat (Dadaizm)
Kaynakça;
Antmen, A. (2016). 20. Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar. İSTANBUL: SEL YAYINCILIK.
Hodge, S. (2016). 50 SANAT FİKRİ. (M. Çevikdoğan, Çev.) İSTANBUL: DOMİNGO YAYINEVİ.
Breton, A. (2009). Sürrealist Manifestolar. (Y. S. Kafa, A. Günebakanlı, A. Güngör, Çev.) İstanbul, Altıkırkbeş yayınları. Soupault, P. (1987). Gerçeküstücülüğün Kökenleri ve Başlangıcı. (T. Ilgaz, Dü.) Gergedan Dergisi (6), 118-119.
İnternet Kaynakları
Aydın, U. (2015, Mart 30). Sürrealizm ve Devrimci politika üzerine. Haziran 24, 2017 tarihinde E-skop
Dergi: http://www.eskop.com/skopderg/sunusmutlakacsurrealzmvedevrmcpoltkauzerne/2384
adresinden alındı
Bülten, S. (2017, Nisan 4). Dada-Sürrealizm. Haziran 24, 2017 tarihinde E-skop dergi:
http://www.eskop.com/skopbulten/dadanṱn100yṱlṱdadasurrealṱzm/3336 adresinden alındı