Sanat Tarihi

Vücut Sanatı : Dövme

dövme

Bizim bildiğimiz sanat eserlerinin hepsi bir araç vasıtasıyla başka bir nesneye işleniyor. Fakat ilk “sanat” tabii ki böyle başlamadı. Duvarlara yapılan mağara resimleri, yaklaşık 40.000 yıl kadar önceye dayanmasına rağmen, bazı antropologlar Homo sapiens‘in eski atası Homo heidelbergensis‘in 500.000 yıl kadar önce vücutlarına ilk basit toprak boyalarla, ağırlıklı olarak kırmızı, resimler yaptıklarını tespit etmişlerdir.

Bazı görüşlere göre bu boyalar onların birbirini uzaktan tanımasına yardımcı oluyordu. Daha sonralarda çeşitli sebeplerle, Türk Sanatı’nda da görüldüğü gibi, gelişmiş ve değişmiştir.

İLGİLİ : İskitler – Sanatı, Siyasi ve Sosyal Hayatı

Mehndi (Kına)

Asya kültüründe dövmenin yaygınlaşmasını Hint kınası olarak bilinen Mehndi sağlamıştır. Bazı fikirlere göre daha eskiye, Antik Mısır’da öbür dünyada yol gösterici olarak kullanılması amaçlı mumyalamadan önce yapılıyormuş. Fakat bu bilginin kesinliğini bilmiyoruz.

En ayrıntılı formları kınada görüyoruz. “Kına Sanatı” mandala gibi karışık ve süslü eserler meydana getirmek için kalıcı olmayan kahverengi boyaların deriye bezenmesiyle meydana gelir. Kısa zaman sonra silinip giden bu boyalar düğünlerde ve özel günlerde yapılmaktadır.

dövme

Dövmelerin tarihsel eskiliğini belirlemek zordur. Bazı Eski Mısır mumyalarının yanı sıra Buz Adam Ötzi‘nin üzerinde de dövmeler olduğu bilinmektedir. Bu da bize en azından birkaç bin yıl eski olduğunu anlatır. Günümüzde bazı kültürlerde modern makinelere başvurmadan ucu ısıtılmış bir iğne ya da sivriltilmiş kemikler ile acılı, uzun bir işlemle dövme yapılmaktadır. Bunun yanı sıra açık yaraya odun kömürü ile işlem yapmak gibi basit bir yöntemden saniyede 100’den fazla kez derinin altına hücum eden iğneyle boya enjekte etmek gibi çeşitli olaylar mevcuttur.

Dövmenin yapımının yanı sıra dövme yaptırma nedenleri de özelden genele doğru değişmektedir. Polinezya’daki Maori halkı dövmeyi genel olarak iki sebeple kullanır: ergenliğe geçiş işareti ve karşı cinsi cezbetmek. Ayrıca eski kabilelerde düşmana gözdağı vermek için kullananlar da vardır. Güneydoğu Asya’da 2000 yıl kadar önce yaygın olarak kullanılan bir dövme türü “yantra”nın, onu taşıyan kişiye savaşta sihirli güçler bahşedeceğine inanılırdı.

Greko-Romen Dünyasında Dövme

Tüm dünyada olduğu gibi İlkçağ Yunan dünyasında da dövme görülür. Greek-Roma dünyasında Yunanca derideki “ben”, “leke”, “iz”, ya da “, “işaret” anlamına gelen “stigma” veya çoğul olarak “stigmata” yani “dövme” kullanılmıştır. Daha çok köle ve suçluları cezalandırma amacıyla kızgın demir ile yapılırdı.

Bilindiği gibi Yunan kültüründe mumyalama çok yaygın bir işlem olmadığından dövme hakkındaki bilgiler; ancak antik dönem yazarlarının metinleri ile o dönemden kalan arkeolojik buluntular ışığına dayandırılabilir. Herodotos (MÖ 484-425) ‘a göre Antik Yunan’da Mısır ve Mezopotamya’da olduğu gibi daha çok kölelere, suçlulara ve savaş esirlerine uygulanan bir aşağılama ve ceza işaretidir.

Platon‘a göre, ki kendisi eserlerinde hiç “stigmata” sözcüğünü kullanmamıştır, “Yasalar” adlı eserinde ”Herhangi bir kimse kutsallara saygısızlık yaparken yakalanırsa, köle ya da yabancı olması halinde, suçu ellerine ve yüzüne yazılır ” ifadesi ile Yunan dünyasındaki dövme konusuna değinmektedir.

Yunanlılar genellikle savaş esirlerini ya da kölelerini, “delta”; kaçak olan kölelerini ya da onlarla aynı kaderi paylaşan soyguncuları “fugitivus (kaçak, İngilizce: fugitive) sözcüğünün ilk harfiyle ya da “Bu daha önce kaçmıştır.” anlamına gelen “Fugitivus Hic Est” sözcüklerinin başharfleriyle dövmelemişlerdir. Değişik uygulamalarda ise kaçak kölelerin alnına Yunanca “Ben bir kaçağım, beni yakalayın.” manasına gelen “Katekhe me, pheugo” yazılmıştır.

Roma İmparatorluğunda “dövme” bir tapu niyetine kölelerin kime ait olduğunu, ücretinin ödenerek satın alındığını ima edecek şekilde tüccarlar tarafından belgelemek için yapılmıştır. Roma İmparatoru Gaiug Julius Caesar Augustus Germanicus (MS 12-41) nam-ı diğer “Caligula” işi daha da ileri götürerek ilk Hristiyanları ve gladyatörleri ömür boyu madenlerde çalışmaları amacıyla kamu malı olarak damgalatmıştır. Ve kaçak kölelerin alnına yazı yazma geleneği Roma döneminde de devam etmiştir.

Bizans döneminde, Diyarbakır’da yaşamış ünlü tıpçı Amidenus Aetius, dövme tekniğine ilişkin en eski kitabın yazarı olarak bilinir, eseri “Medicae Artis Principes”te malzeme, uygulanış hatta dövmeyi deriden silmeyi bile ayrıntılı biçimde açıklamıştır.

Kısaca dövmenin etimolojik kökeni, tarihçesi ve kültürlerdeki yayılmalara bakarsak geçmiş, şimdi ve gelecekteki konumu insanlık için oldukça değerlidir. Ne sebeple yapılmış olursa olsun dövme her zaman insanlığın tercih etmiş olduğu, edeceği kesin olan yöntemlerden birisidir.

Kaynakça:

Eric Grzymkowski, Sanat 101, Say Yayınları, 258-262.
F. Uğur Çerikan, M. Riza Alanko Dövme”nin Çeşitli Dillerdeki Etimolojisi ve Kısa Tarihçesi, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, s. 25/1,2016, syf. 166-193.

Ne düşünüyorsunuz?

Heyecanlanmış
1
Mutlu
0
Aşık
0
İlginç
0
Komik
0
Ankara Üniversitesi, Sanat Tarihi mezunu. Rönesans'a ve bilime olan düşkünlüğüm ile yazıyorum. Zevkle okumanız, sanatı sevmeniz dileğiyle. İletişim: [email protected]

Yorumlar kapalı.

İlgili içerikler

KATEGORİ:Sanat Tarihi